Sunday, November 10, 2013

Filmdeki bakan kızının sevişme sahneleri olay çıkartacak.


Eski Kültür Bakanı Talat Halman’ın da kızı olan filmin başrol oyuncusu Defne Halman, Vatan Gazetesi’nin Pazar ekine hayat, sanat ve ilişkiler üzerine açıklamalar yaptı.

İşte Vatan Pazar ekindeki o röportaj’dan öne çıkanlar;

Hayat boyu bir üst sınıf hikayesi. New York’ta doğup büyüdün. Eski Kültür Bakanı Talat Halman’ın kızısın. Ela’da kendini buldun mu?

Yetişmem açısından, bazı olanaklar açısından Ela’nın dünyası ile biraz örtüşüyor. New York’ta büyümek bana çok şey kattı, sanatla iç içeydim. Tiyatro olsun, bale olsun, müzeler, konserler olsun. Ailem de sanata çok meraklı. Pek çok değişik insanla yollarımız kesişti, ressamlar, müzisyenler...

Ela çok klas, sofistike, asil bir kadın. Yine de aldatılıyor. Sen hiç böyle bir hikaye içinde buldun mu kendini?

Ela ile Can sanat dünyasındalar. Meslekleri açısından da ortak bir dil kurmuşlar. Benim iki evliliğim oldu. Biri müzisyen, biri oyuncuydu. Ortak bir geçmiş var. Evleri bile bir sanat ürünü. Benim öyle bir evim olmadı ama Ela’ya uzak değilim.

Bu ilişkilerde ego çatışması olmuyor mu?

Ego çatışmasından ziyade yaratıcı kişiler işlerine odaklı olmak zorunda. Bazen kimin işi daha önemli gibi bir soru doğuyor.

Aldatılma şüphesi film boyunca büyük bir gerilim yaratıyor.

Bir kadının kabullenemeyeceği bir şeydir adamın başka birini tercih etmesi. Film bir tükenmişlikle başlıyor zaten. Ama bir hayat kurulmuş, bir çok ortak bağ var.

Ela’yla empati kurmanı sağlayacak böyle bir şüphe yaşadın mı hiç?

Tabii ki yaşadım. En zor şey şüphe. Nasıl kanıtlayacaksın yüzleşmeden. Sorduğun zaman karşındaki bunun cevabını vermeyecek, ‘evet aldattım’ demeyecek. ‘Ben seni aldatıyorum’ diye kaç kişi söyler? O açıklığı, o yürekliliği kaç kişi gösterir? O şüphe müthiş bir kararsızlığa yol açıyor. Korkunç bir yıpranma oluyor. Öğrenmek istiyorsanız da bu çok yorucu oluyor. Ne yapacaksınız, peşine birini mi takacaksınız?

Sen ne yapmıştın?

Çok tedirgindim. Bir takım ipuçları bulmaya çalışıyordum davranışlarında. Ben Ela gibi suskun kalmadım. Yüzleşiyordum. Şüphe girdi mi insanın içine insanı yıpratan bir zehir gibi. Ben kendimi de o durumda görmek istemiyordum. Duygusal olarak çok çelişkiler yaşadım. Dolayısıya Ela’yla empati kurmak çok kolay.

İlişkiler konusunda baskı var

Rol gereği seviştim çünkü bu sahne film için gerekliydi. Belki de son kez iki bedenin birleştiği bir andı.

Türk sinemasının en cesur sevişme sahnesiyle açılıyor film. Zor olmadı mı?

Olmadı. Sevişme film için gerekli bir sahneydi çünkü. Belki de son kez iki bedenin birleştiği bir andı. Kadının hala adamın ilgisini çekmek, hala cinsel olarak cazip olduğunu hissettirmek gibi bir gayreti var.

Ela bu sahnede tutkuyla sevişiyor. Sevişmeyle kurtarmaya mı çalışıyor evliliğini?

Hala bir umudu var. Hayatımızın bir parçası cinsellik. Evlilik için de önemli bir bağ. Kadın o yolla bağ kurmaya çalışıyor. Cesaret mevzusuna dönersek, ‘a ben ne kadar cesur bir şey yapıyorum’ diye yola çıkmadım. O hikaye için çok gerekliydi. Nasıl yolda yürüme sahnesi varsa, o da öyle gerekliydi.

No comments:

Post a Comment